Deprem tehlikesine karşı ortak çalışma yürütülecek

25 November 2020

30 Ekim günü İzmir'de meydana gelen depremden sonra inşaat sektöründe faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları (STK) harekete geçti. 7 başlık altında yayınlanan bildiride, "Depreme karşı tekiz" mesajı verildi.

Söz konusu STK'lar; Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) girişimiyle bir araya gelen Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER), Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği (Türk MMMB), Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği'nden (YDKB) oluşuyor.

Toplantı sonrasında gerçekleştirilen basın açıklamasında bildirinin detayları kamuoyu ile paylaşıldı. Bildiride kentsel dönüşümün önemine vurgu yapılırken İzmir'deki depremde yıkılan binalar ve yitirilen canların; yetkin mühendisliğin, projeye uygun imalatın, doğru ve kaliteli malzeme kullanımı ile yapım faaliyetleri denetiminin hayati önemini bir defa daha ortaya koyduğu belirtildi.

"HEDEFİMİZ KALICI DEPREM GÜNDEMİ"

Toplantıda açıklamalarda bulunan TMB Başkanı Mithat Yenigün, depremin değil ihmal ve kusurlu yapıların acılara yol açtığını belirterek, "Geleceğimize ve çocuklarımıza karşı en temel sorumluluğumuz güvenli yapılaşmadır. Yapı sektöründe üretim, dönüşüm, denetim ve eğitim alanlarında depreme karşı sıfır tolerans en acil ve önemli ihtiyaçtır. Sektörün öncü 8 kuruluşu olarak bu düşüncelerle bir araya geldik. Bu çerçevede, ilk aşamada çözüm üreten yapıcı önerileri el birliği ile tek bir belgede topladık. Depremlerin ardından yapılan sorgulamalar ve çözüm arayışları, bir süre sonra giderek hafifliyor. Bu doğrultuda süreçteki en önemli hedefimiz, başlatılacak faaliyetlerimizle, konunun gündemde kalıcı bir yer edinmesi ve farkındalığın artırılmasıdır. Dolayısıyla bu girişimi bir başlangıç olarak kabul ediyoruz. Bu zaman zarfında ortak akılla yeni açılımlar da ortaya konabilecektir. Esas olan; depreme karşı bilimsel bazda hazırlık yapmak, konuyu gündemde tutarak önlem almaktan ve sistemi geliştirmekten vazgeçmemektir" ifadelerini kullandı.

"KENTSEL DÖNÜŞÜM ZARURİ HALE GELDİ"

Türkiye'de büyük yıkımlar yaşamamak ve hayati risk taşıyan binalardan kurtulmak için kentsel dönüşümün zaruri hale geldiğini belirten GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, "Kentsel dönüşümün asıl amacına ulaşması için kamunun, ilgili sektörlerin ve toplumun tüm kesimlerinin el birliğiyle çaba göstermesi gerekiyor. Bu işi başarmak için bir güven iklimi içerisinde gerçek anlamda bir takım çalışması yapmak gerekiyor. Ülkemiz bu takım çalışmasını, altyapısını geliştirmek için çok iyi yaptı. Kamu-özel iş birliğiyle Türkiye’nin hastaneleri, havalimanları, otoyolları, haberleşme ve enerji altyapısı dünya standartlarının üzerine çıktı. Şimdi önümüzde ülkemizin üstyapısını yani yapı stokunu yenilemek var, bunu da doğru kurgulanmış bir kamu-özel iş birliği modeliyle yapabiliriz ve bu süreçte şehirlerimizdeki kentsel kaliteyi artırma fırsatını da değerlendirerek yaşam kalitemizi yükseltmemiz mümkün" diye konuştu.

"FİNANSMAN SORUNLARI AŞILMALI"

KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas ise Elazığ ve İzmir depremlerinde yıkılan ya da hasarlı binaların tamamı 1999 öncesi inşa edildiğine dikkat çekerek, "Aslında son 20 yılda yapılaşma sağlam temellere oturmuştur. Bu nedenle kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız. Ancak kentsel dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri sektörün tüm sistemi finanse etmesi gerektiği yönündeki yanlış bakış açısıdır. Dönüşümün önünün açılması adına finansman çözümleri etkin şekilde çalışılmalıdır. Kentsel dönüşümü hızlandırmak adına hak sahiplerinin kat karşılığı vererek dönüşüm yapma talebinden, kendilerinin maliyeti karşıladığı, devletin de bu durumu teşvik ettiği bir sisteme geçilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Riskli yapı yapan müteahhitlere telafi imkanının doğduğunu ifade eden İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, "Sektörde iş yapan müteahhitlerin samimiyetle kendilerine, mevcut 5-6 milyon riskli yapının oluşmasında katkılarının olup olmadığını sorması gerekir. Riskli yapı yapanların, verdikleri bu zarar için telafi imkanı doğmuştur. Bireysel hataların yanı sıra, sistemin boşluk ve eksiklerinden faydalanan zümrelerin yarattığı tahribatın bedellerinin de tüm müteahhitlik sektörüne ödetilmesi de büyük haksızlık olur. Bu zümrelerin de vicdan muhasebelerini yaparak varsa bir borçları, bu seferberlik onların borçlarını ödemeleri için bir fırsat olacaktır" ifadelerini kullandı.